Meme Başı Akıntısı Teşhis Ve Tedavisinde Duktoskopi Yöntemi

Meme Başı Akıntısı Teşhis ve Tedavisinde Duktoskopi Yöntemi

Meme başı akıntıları sorununun teşhis ve tedavisinde son yıllarda uygulanmaya başlanan duktoskopi yöntemi, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başladı.

Meme başı akıntılarının nedenlerinin araştırılmasında, meme kanserinin erken dönem teşhisinde ve ameliyata hazırlık sürecinde kullanılan bir yöntem olan duktoskopi, düzenlenen basın toplantısında detaylarıyla anlatıldı.

Toplantıya katılan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Adem Akçakaya ve Genel Cerrahi uzmanı Doç. Dr. Ömer Bender, yöntem hakkında bilgi verdiler.

Başhekim Doç. Dr. Akçakaya, “Duktoskopi yöntemini kamuoyuna duyurmak ve ihtiyacı olan hastalarımızın vakit kaybetmeden gidecekleri hastaneyi tanımalarını sağlamak amacındayız” dedi.

Meme başı akıntıları ve duktoskopi hakkında detaylı bilgiler veren Doç. Dr. Bender ise hamilelik ve emzirme dönemi dışında meme başında görülen akıntının normal olmayan bir bulgu olduğunu ifade etti.

Doç. Dr. Bender, “Rengi ve kıvamı ne olursa olsun (kanlı, şeffaf, sarı, yeşil, kahverengi), tek memeden, tek kanaldan ve spontan (meme başı sıkılmaksızın kendiliğinden olan) akıntılar patolojik meme başı akıntısı olarak adlandırılır. Kanser riski taşımaları nedeniyle, tanı ve tedavileri için ameliyatla hastalıklı kanalın çıkartılması gerekir” dedi.

Meme başı akıntısında teşhis ve tedavi yöntemi olarak geliştirilen duktoskopi yöntemi hakkında şu bilgileri verdi:

“Duktoskopi, meme süt kanallarının içine 0.5 milimetre (mm) ile 1.1 mm arasında değişen çaplardaki optik sistemlerle girilerek, süt kanallarının içinin görüntülenmesini sağlayan bir endoskopik inceleme yöntemi. Akıntının olduğu kanalın genişletilerek kanal içine mikro endoskop yerleştirilmesiyle uygulanıyor. Endoskobun ucundaki kamera ile kanal içindeki patoloji direkt olarak gözle görülüyor.

Bu yöntem sayesinde çok ince çaplı süt kanallarının içi görülerek yapısı kontrol edilebiliyor, işlem sırasında süt kanalının içi yıkanarak yıkama sıvısında kanser hücresi olup olmadığı araştırılabiliyor. Ayrıca görüntüleme sırasında şüpheli lezyonlardan parça alınarak hastalığa tam olarak tanı konulması da mümkün”

Meme başı akıntısına neden olan lezyonların çok küçük çaplı olması nedeniyle mamografi, ultrasonografi ve MR gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerinin çoğu zaman hastalığın tanısında yetersiz kalabildiğini belirten Doç. Dr. Bender, duktoskopi yöntemiyle çok küçük lezyonların bile görüntülenebildiğini söyledi.

Meme başı akıntılı hastalarda duktoskopi ile saptanan hastalıkların sıklığına değinen Doç. Dr. Bender, hastalıkları şöyle sıraladı: Süt kanallarının genişlemesi ve iltihaplanması, süt kanallarındaki iyi huylu tümörler, süt kanallarının kirlenmesi ve meme kanseri.

“Ameliyatsız Tedavi Yöntemi”

Süt kanalındaki iyi huylu tümörlerin günümüze kadar tüm dünyada ameliyatla tedavi edildiğini açıklayan Doç. Dr. Bender, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzun çalışmalar sonucunda dünyada ilk kez bu hastalığı ameliyatsız tedavi eden bir yöntem geliştirdiklerini ve duktoskopiyle ameliyatsız bir şekilde bu tümörlerin çıkarılabildiğini belirtti.

Duktoskopinin avantajlarını anlatan Doç. Dr. Bender, şöyle konuştu:

“Hastaların büyük bir kısmı, anestezi almadan, ameliyathaneye girmeden ve yara izi olmadan tedavi ediliyor. Ofis şartlarında, lokal anestezi ile ayakta uygulanan tedaviyle, hastalar ağrı kesici ilaç dahi kullanmadan sağlıklarına kavuşuyor. Herhangi bir risk olmaksızın uygulanabilen bu metod, tek kanaldan meme başı akıntısı olan tüm hastalarda öneriliyor. Duktoskopi aynı zamanda biyopsi işlemlerinde gereksiz genişlikte doku alınmasını da engelliyor.”

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, bugüne kadar 500 hastada bu yöntemin uygulandığına dikkat çeken Doç. Dr. Bender, 35 hastada teşhis edilen iyi huylu tümörlerin ameliyatsız tedavi edildiğini ve 30 hastada da başka bulgu olmadan meme kanserinin teşhis edildiğini bildirdi.

Gerçekleştirdikleri buluşun, tıp dünyasında büyük ilgi çektiğini sözlerine ekleyen Doç. Dr. Bender, “Yöntem, dünyanın her tarafından duyuldu. Bununla ilgili konuşmacı olarak davetler almaya başladık. Ülkemiz, hastanemiz ve şahsımız adına bunun bir devrim olduğu ve bir çığır açtığına ilişkin çok övgü dolu sözler işittik” dedi.